1xbetm.info hipas.info wiibet.com mariobet giriş restbetcdn.com

içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Aklım firarda!

Depremin 2.günü cenaze yıkama ekibi olarak il müftülüğü bünyesindecenaze işlemleri için görev aldım.  Van ilinden yola çıktık. Kar ve tipi yüzünden birkaç yerde mahsur kaldık. 9 saat’lik yolu 24 saatte ancak bitirebildik. İçimizde endişe korku nelerle karşılaşacağımızı bilmeden Malatya, Adıyaman üzerinden Maraş’ta ki deprem yeri Pazarcık ilçesine yetişmek tek gayemiz olmuştu. Gölbaşı ilçesi savaş alanına dönmüş yollarda koca yarıklar, dev çukurlar oluşmuş ürkütücü bir yolcuğun varış yeri pazarcık ilçesine vardık.Deprem değil kıyamet mi yaşanıyordu. Yüreğim kan ağlıyordu. Ülkemin üzerine beyaz kefenlerin örtüldüğünü düşündükçe paramparça kalbim, firarda olan aklım yaşanan felaketlere anlam veremiyordu.

 Mahşeri bir kalabalık vardı. Yeryüzünün gözyaşları feryatları bulutlara karışıyor,gökyüzünde hüzünlü bir rüzgâr olarak ruhumuza vuruyordu. Hemen cenaze işlemlerine koyulduk. Sıraya dizilmiş siyah cenaze torbalarıiçinde yıkanıp kefenlenmeyi bekleyen küçük kız çocukları ve kadınların soğuk bedenleri beni bekliyordu. Yıkayıp kefenlediğim her bir cenaze farklı bir dünya, farklı bir acı veriyordu.

Kalbimin yüreğimin acısı iliklerime kadar inerken içimde “Hasbinallahu nimel vekil nimel Mevla venimen nasır” fısıltısı dilimde eksik olmuyordu. Adeta Göğsümde, depremler yaşanıyordu. Yıkılan evim değildi, duygularım devriliyordu, kendimi en ağır enkazların altında hissediyordum. Dışarda kıyamet kopmuş feryatlar yerden arşa yükseliyordu.

13 yaşında bir kız çocuğu başı, kolu sargılıydı. sessizliği yırtarcasına ağıtlar yakıyordu.

Bu sabah enkaz altında kaldım anne.

Nerde babam?

 Bulabilecek miyim yüreğimin depreminde

Bir daha hiç çıkamayacak kadar ağır enkazın altındayım Anne.

Dünyam Başıma yıkılmış duymuyor mu babam beni.

Ocağıma incir ağacı dikilmiş bu sabah darmağınım ülkem gibi anne.

Neredesiniz*

 Karanlık her yer korkuyorum.

Işığı yakmayacak misin abim?

Bu sabah aklım firarda.

Koştu teneşir denen kuru tahtaya doğru. "Annem, Annemneredesin kalk. Babam, kardeşim, ablam, eniştem, yok oldular bir ben miyim çığlık seslerini duyan,  bir ben miyim acımasız hayatta tek başına kalan, kalk anne kalk evimiz başımıza yıkıldı dünyayı başıma yıkıp gitmeyin " diye ağıt yakıyordu.   Düştü elimden makas, kaydı ellerimden beyaz kefen, titreyen yıkılan sadece Kahramanmaraş Gaziantep, Malatya Diyarbakır Kilis,Şanlıurfa,Adıyaman Hatay,Osmaniye, Adana mıydı?

Sübhan dağını omuzumda taşıyor gibiydim.

Her saat her saniye zelzele oluyor aciz göğsümde

Yağmur duasına çıkmadım, ancak akar damla damla gözlerimde,

Dilimde Maraş, kalbimde Hatay, aklımda Adıyaman adana

İliklerime sancı veriyor bana Gaziantep ve şanlı Urfa

 

 

Musluklar kan ağlıyor, duvarlar kan kokuyordu. Beynimden vurulmuş bir serçe misali acı çeken yakınlarını kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşayan depremzedelere karşı olan sorumluluğumu yerine getirmek için soğukkanlı, cesaretli olmam gerektiğinin bilinci ve şuuru ile sarıldım sıkı sıkı sarıldım toprak, çile, hüzün acı kokan kıza.

Enkazda altında kalan yüreğimi şimdi kim çıkaracak söyleyin bana.  13 yaşındaki bir kız çocuğuna annesinin cansız buz katı kesilmiş nedenini teslim ederken Uhud dağında 70 yerimden mızraklınmış gibiydim. Dişlerim birbirine girmiş ağzımda kan kokusu hissiyle bir dişimin kırıldığını fark etmiştim. Kırılan umutların hayallerin yanında bir dişimin kırılması ne ki.Ofof Allah’ım bir günde 100/200 cenaze yıkayıp kaldırmak Ağrı ve Erek dağını yerinden oynatmak kadar zordur bu memlekette.

DIŞARDA BİR BABA ÇIĞLIĞI İLE KULAKLARIMA YILDIRIM ÇARPIYORDU SANKİ.

"Avşin kızım ben seni kurtaramadım ben sana son kez babalık görevini yapamadım.  Beni affet yavrum"  feryatları ile uzattı teneşire cennet kuşunu.  Soğuktan titremiyordu. Yüreğinin iflasını yaşıyordu bir baba.  Tüm ailesi enkaz altında can ver vermiş kendisi tek başına 7 bedeni toprağa verecekti. Allah'ım aklımıza mukayyet ol diyerek ellerini yukarı doğru kaldırdı.

Ey Allahm!

“Ben Fırat, Dicle nehri değilim. Ben aciz bir kulum, Keban barajı kadar doldu acı ile yüreğim.

Bir gözüm Seyhan, diğer gözüm Ceyhan kadar akıp giderken, yüreğime kalbime çöktü nemrut dağı ağırlığınca keder ve acı dayanma gücü ver bana İbrahim edasıyla .” bu babanın feryadını hayatım boyunca hiç unutmayacağım.

Ülkemizin başı sağ olsun.

YAZARIN DİĞER YAZILARI